Avrupa Birliği (AB), 2050 yılında karbon nötr bir kıta olma hedefi doğrultusunda geniş kapsamlı bir çevre ve iklim politikasını hayata geçiriyor. Bu politikanın önemli bir parçası olan Sınırda Karbon Düzenlemesi (SKD), Türkiye gibi AB ile güçlü ticari ilişkileri olan ülkeler için hem fırsatlar hem de zorluklar sunuyor. Bu yazıda, SKD’nin ne olduğu, nasıl çalıştığı ve Türkiye’ye etkileri üzerine odaklanacağız.
Sınırda Karbon Düzenlemesi Nedir?
Sınırda Karbon Düzenlemesi, AB’nin Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında karbon kaçağı riskini minimize etmek amacıyla geliştirdiği bir mekanizmadır. Bu düzenleme ile karbon yoğunluğu yüksek ürünler AB’ye ithal edilirken belirli bir karbon vergisine tabi tutulacak. İlk aşamada sadece karbon emisyonlarının raporlanması zorunlu tutulacak, ancak ilerleyen süreçte AB’ye ürün ihraç eden firmaların, bu ürünlerin üretimi sırasında ortaya çıkan karbon emisyonlarına göre CBAM (Carbon Border Adjustment Mechanism) sertifikası alması gerekecek. Sertifika ücretleri ise AB Emisyon Ticaret Sistemi’ndeki (ETS) haftalık karbon fiyatlarına göre belirlenecek.
Türkiye’ye Etkileri
AB, Türkiye’nin en büyük ticaret ortağı konumunda olup, 2021 yılı itibariyle Türkiye’nin ihracatının %41,3’ünü oluşturuyor. Bu nedenle SKD, Türkiye’yi yakından ilgilendiriyor. Düzenlemenin tam olarak uygulamaya geçmesiyle birlikte, karbon emisyonları yüksek sektörlerde (örneğin, çimento, demir-çelik, gübre) faaliyet gösteren firmalar, ek maliyetlerle karşılaşabilirler. Eğer bu firmalar, karbon emisyonlarını azaltmaya yönelik iyileştirme ve uyum çalışmalarını gerçekleştirmezse, rekabet güçleri olumsuz etkilenebilir.
Fırsatlar
Ancak, SKD sadece riskleri değil, aynı zamanda fırsatları da beraberinde getiriyor. Türkiye, AB’nin yeşil dönüşüm hedeflerine uyum sağlayarak ve düşük karbonlu üretimi destekleyerek, AB pazarında rekabet avantajı elde edebilir. Bu kapsamda, Türkiye’nin karbon nötr hedefine uyumlu Ar-Ge projelerini desteklemesi, temiz enerji yatırımlarına yönelmesi ve karbon sıfır üretim süreçlerine dönüşüm için uygun ekonomik ortam oluşturması büyük önem taşıyor. İşletmelerin hızlı uyum sağlaması, hem rekabet avantajı kazanmalarını sağlar hem de AB’nin yeşil finansman imkanlarından yararlanmalarına olanak tanır.
Çimento ve Diğer Seçili Sektörlere Etkileri
SKD kapsamında özellikle çimento sektörü önemli bir yere sahip. Avrupa’ya ihraç edilen çimento ürünleri, yüksek karbon içerikleri nedeniyle vergilendirilecek ve bu da maliyetlerin artmasına yol açabilecek. Ancak, çimento sektöründe yapılacak iyileştirmeler ve modern teknolojilerle emisyonların azaltılması, sektördeki firmaların rekabet gücünü artırabilir. Bu süreçte, döngüsel ekonomi ve yeşil binalar gibi yenilikçi yaklaşımlar da ön plana çıkacaktır.
Comments are closed